Evlenmeye karar verdik...
Anlaştık...
Eşya, düğün masrafı, düğün salonu, şaşalı bir düğün falan olmasın dedik...
Üç odalı bir eve girdik. Sadece temel ihtiyaçlar aldık.
Buzdolabı, ütü, ocak, halı, perde vb.
Mobilya yoktu...
Bir iki tane sandalye almıştık.
Yatak odası, oturma odası, yemek odası,
misafir salon takımı, gümüşlük gibi mobilya almamıştık...
.
Kocam işten direk eve geliyordu.
Kazancımız yetiyordu.
Az bir masraf ile düğün yaptığımız için borcumuz yok gibiydi..
Beş altı ay böyle geçti. Ama evimize hayırlı olsuna, ziyarete, yemeğe gelen herkes bizi küçük görmeye başladı....
Mobilyasız olmaz dediler.
Yerde yemek istemeyen oldu.
Dizim ağrıyor deyip bir daha gelmeyen oldu...
Her gelen alın alın diyordu. Alın demeleri kolaydı.
Ama neyle alacaktık?
Eşim de bunları duyuyor ve görüyordu.
Ama kazancımız yetmez diye yanaşmıyordu.
Sonra ne olduysa ben dayanamadım artık.
Ona illa mobilya takımı aldırdım.
O da borca girdi.
Artık eve iki saat geç geliyordu. Mesaiye kalıyordu.
Olsun sabrettik. Beş altı ay sonra borcumuz bitti. Mobilya güzeldi.
Hayırlı olsun diyorlardı. Eh bizim de hoşumuza gitti...
.
Bir kaç ay sonra bu sefer de mutfak masası istedim.
Kocam onu da aldı.
Yani aldırdım...
Niyetim dedikodu olmasındı aslında.
Kocam daha da geç kalmaya başladı.
Zira iki saat fazladan kalmaya alışmıştı.
Bunun da borcu bitti. İlk yemeklerimizi yedik.
.
Yatak odası almaya karar verdik.
Herkes şöyle olsun, böyle olsun derken pahalı bir yatak odası takımı aldık...
devamı sonraki sayfada...