Tüm Bildiklerinizi Unutun

Gazeteci Cem Küçük, katıldığı bir programda İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile olan arkadaşlık ilişkisini açıklayarak dikkatleri üzerine çekti. Bu açıklama, hem medyada hem de sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Küçük, Gürlek ile 17-25 Aralık operasyonlarının ardından tanıştığını belirtti. Ancak bu açıklama, toplumda farklı görüşlerin oluşmasına ve geniş çaplı bir tartışma ortamının doğmasına sebep oldu.

Arkadaşlık İlişkisi ve Sosyal Medya Tepkileri
Küçük, Ekol TV’de yayınlanan bir haber programına katılarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile dostane bir ilişkisi olduğunu açıkladı. 17-25 Aralık tarihli yolsuzluk operasyonlarının ardından tanıştığını vurgulayan Küçük, bu yıllar içinde dostluğunun derinleştiğini ifade etti. Bu açıklamalar, sosyal medyada çokça konuşulan bir konu haline geldi. Cem Küçük'ün, başsavcıyla kurduğu yakın ilişki hakkında söyledikleri, özellikle hükümetin ve muhalefetin çeşitli operasyonlara dair yürüttüğü söylemlerle ilgili pek çok farklı yorum yapıldı.

Küçük’ün açıklamalarında, özellikle Akın Gürlek’i "yürekli bir hukuk adamı" olarak tanımlaması dikkat çekti. Küçük, bu şekilde, Gürlek’in hukuk alanındaki cesur ve kararlı tavrını öne çıkarmış oldu. Fakat bu tür açıklamalar, kamuoyunda çeşitli soru işaretlerine yol açtı. Bazı kullanıcılar, başsavcıyla böyle yakın bir ilişki kurmanın, gazetecilik ve hukuk arasındaki mesafeyi daraltabileceğini savundu.

Gezi Olayları ve 28 Şubat: Hesap Sorulması Gereken Dönemler
Küçük, yalnızca arkadaşlık ilişkisini açıklamakla kalmayıp, Akın Gürlek hakkında daha fazla övgüde bulundu. 6 Şubat 2025’teki köşe yazısında, Akın Gürlek’in Gezi olayları ve 28 Şubat süreciyle ilgili hesap sormaya başlamasının önemine dikkat çekti. Gezi olaylarıyla ilgili olarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın terör eylemleriyle ilgili soruşturmalar yürüttüğünü belirten Küçük, Gürlek’in cesur bir hukukçu olarak bu tür davaların peşini bırakmadığını vurguladı.

Küçük, aynı yazısında şu ifadeleri kullandı: "Akın Gürlek, Gezi’nin medya ayağını yakından takip ediyor ve yakın zamanda önemli gelişmeler yaşanacak. Sayın Başsavcım, 28 Şubat’ın sivil ve medya ayağının hesap vermesi ancak sizin gibi cesur bir hukuk adamının elinden mümkün olabilir." Bu açıklama da sosyal medyada geniş bir yankı buldu. Gezi olaylarının üzerinden yıllar geçmesine rağmen, bu tür açıklamalar, bir kesim tarafından "hukuki hesaplaşma" olarak görülürken, diğer kesimler ise bu süreçlerin çok daha kapsamlı ve zaman alıcı olacağını belirtti.

Tartışmaların Derinleşmesi ve Kamuoyundaki Tepkiler
Cem Küçük’ün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile olan ilişkisinin ifşa edilmesiyle birlikte, birçok kişi, bu yakınlığın gazetecilik mesleğinin etik ilkeleriyle ne kadar örtüştüğünü sorgulamaya başladı. Bir yanda, Gürlek’in cesur bir hukuk adamı olduğu ve hukuki süreçlere katkı sağladığına dair görüşler öne sürülürken, diğer yanda ise bu tür yakın ilişkilerin, bağımsız gazeteciliği tehlikeye atabileceği endişesi dile getirildi.

Küçük’ün açıklamalarının ardından, Akın Gürlek'in bu süreçteki tavırları ve yaptığı açıklamalar, medya ve hukuk camiasında daha fazla konuşulmaya başlandı. Ancak bu konuda hâlâ belirsizlikler bulunuyor. Pek çok kişi, Başsavcı'nın kişisel ilişkilerinin işine ne kadar yansıdığına dair herhangi bir delil ya da somut örnek sunulmadığını belirtti. Yine de, Cem Küçük’ün açıklamaları, gazeteciliğin kamuoyunda nasıl algılandığı, gazeteci ve hukukçu arasındaki sınırların nerede çizileceği gibi önemli soruları gündeme taşıdı.

Sonuç olarak, Cem Küçük’ün yaptığı açıklamalar, yalnızca Akın Gürlek ile olan arkadaşlığını değil, aynı zamanda gazeteciliğin etik sınırları ve devletin hukuk bürokrasisiyle ilişkisi üzerine geniş çaplı bir tartışmanın fitilini ateşlemiş oldu. Hem medyada hem de sosyal medyada süregelmekte olan bu tartışmalar, ilerleyen günlerde daha da derinleşebilir.
Reklamlar