Verdim ama bu sefer;
– “Bende seninle geleceğim” dedim. Sokağa çıkmak da yasak bir an önce kimse görmeden varsak, vardık. Müsade isteyip evine girdim.
Eskiden de bilirdim. Çocukken de girmiştim. Bir sofra vardı yerde. Etrafında iki çocuk daha beklemekde. Oturmuşlar sadece turşu koymuşlar. Dört de kaşık var. Korku ile bana garip garip bakıyorlar. Annesi çıktı mutfaktan geldi yanıma. Zaten 1+1 olan evde oturacak tek yerde sofra.
– “Hoş geldin abla” dedi. Pirinç için teşekkür etti.
-“Çocuklar siz oturun” dedim annelerinden dışarı kadar gelmesini istedim.
– “Hayırdır abla bu ne haldir? İki gündür bana gelip senin kız pirinç alıyor. Ama hep bir bardak, sonra gidiyor koşarak.”
Dedi ki:
– “Kardeşim. Belki bilirsin geçen ay geldik biz bu eve. Diğer evden çıkardılar eşim vefat edince. Bende ucuz diye burayı tuttum elde avuçta olan ile. Ama bu hastalık gelince, lokantadaki patronda hadi bakalım eve deyince, cebimde ki para da bitince kaldık işte ortada böylece
İlk akşam ev sahibine, sonra yandakine, olmadı diğer taraftakine vardık. Bir bardak pirinç için yalvardık. Yokmuş onlarda da. Verirlerdi sanırım olsa. Sonra size yolladım kızımı.
Siz verince de içine katıp çorba yaptım salçalı.