Düğün gecesi, salonun kapısından partnerimin eliyle birlikte adım atmamla başlayan seremoni, benim için hem heyecan verici hem de bir o kadar da gerçek dışıydı. Gözümün önünden düğün hazırlıkları, ailelerin endişeleri ve maddi sıkıntılar geçti. Dans ederken bile, içimde bir huzursuzluk vardı. Belki de tüm bu gösterişin ve harcamaların altında gerçek bir mutluluğun yattığını sorguluyordum.
Balayı içinse partnerim hayal ettiği en güzel yerleri seçti ve bu tatilin ardından gerçek hayata döndüğümüzde, gerçekle yüzleşmek zorunda kaldık. Toplamda 900 bin TL üzerinde bir borç altında olduğumuzu gördük. Takılarla bir kısmını ödedik, ancak geri kalan büyük kısmını taksitlerle ödemek zorunda kaldık. İki maaşımız da bu borçları ve evimizin temel ihtiyaçlarını karşılamak için zorlanıyordu. Maddi zorluklar, ilişkimizde gerginliklere ve sürtüşmelere yol açtı.
Düğünden sonra, evliliğimizin ilk yıllarında bu büyük düğün için harcadığımız parayla geçti. Bu süreç bize önemli bir ders verdi: Gerçek mutluluk, büyük gösterişli detaylarda veya pahalı organizasyonlarda değil, birbirimize olan sevgi, anlayış ve destekte yatıyordu. "Nikanın en hayırlısı, kolay ve külfetsiz olanıdır" sözü bu sürecin bize verdiği dersi en iyi şekilde özetliyordu. Evlilikte en değerli şeyin, birlikte geçirilen zaman ve birbirimize destek olduğunu anlamak için bu deneyimden geçmek zorunda kalmıştık.
Yaşadığımız zorluklar bizi birbirimize daha da yakınlaştırdı ve her birimizin birbirine olan bağlılığı daha da güçlendi. Evliliğimizde, maddi zorlukların bizi nasıl etkileyebileceğini ve gerçek dayanaklarımızın neler olduğunu daha iyi anlıyoruz. Şimdi, birlikte her anın kıymetini bilmeye ve birlikte geçirdiğimiz her günü daha anlamlı kılmaya çalışıyoruz.