BOŞ YOĞURT KUTULARINI TOPLAYIP SATAR, SİNEMA BİLETİ ALIRDI
Aslında kendisi sinemayı meslek edinmemek için her fırsatta kaçıp gitse de beyazperde onun kanına çok küçük yaşta işlemişti. Biraz da o dönemlerde TV bu kadar yaygın olmadığı için halkın en büyük eğlencesi olan sinemaya kendini kaptırmıştı Ferdağ. Kelimenin tam anlamıyla deli gibi film izlerdi.
Durum öyle bir hale gelmişti ki bilet parası bulamadığı zamanlarda boş yoğurt kaplarını toplayıp satar sinemaya giderdi yine. Hem de öyle tek bir film değil günde dört tane film izlediği de olurdu.
Aslında o dönemdeki adıyla Lütfiye'yi gören herkes o klasik benzetmeyi kullanırdı: Film yıldızları kadar güzel! Yıllar önce Hürriyet gazetesine verdiği bir röportajda anlattığına göre Beyoğlu'nda yürürken bir sürü yapımcı ve yönetmen onun yanına gider 'Arist olmak ister misin?" diye sorardı. O zamanlarda onlara tek bir yanıt verirdi Sevda Ferdağ "Hayır!"
Ama ablası da sinemaya başlamıştı ve aile olarak maddi durumları da çok iyi değildi. Biraz da bu yüzden annesi onun sinema oyuncusu olmasına sıcak baktı. Tabii ki ablası da bunu destekledi. O dönemde ne okuyordu Lütfiye ne de çalışıyordu. Ablası da ona "Madem öyle git oyna bari" dedi. Devamı için diğer sayfaya geçiniz