” Oo, işte tembel öğrencimiz de geliyor,” diye karşılardı.Sonrası daha acıtırdı.
Çöp kutusunun yanında tek ayak üzerinde teşhir edilmeden önce, elindeki uzun cetvelle parmak uçlarım acının en koyu rengini tadardı…
” Uff,” bile diyemezdim!
Acının yeri takas olurdu: Arkadaşlarımın kahkahalarına, bakışlarımla kin öfke biçerdi. O yıllarımı bugün bile buruk bir hüzünle anımsarım.Öğretmenimin duygusal hırpalamaları ders aralarında da devam ederdi. Sonrasında.Teneffüslerde koşarken beni yakalar, beyaz yakamdan tutardı:
” Aptal öğrenci, nereye böyle?” Derdi.
Çimdik atardı kollarıma.
Annem beni yıkarken bakır leğende, sorardı kolumdaki derin çizik ve morlukları:Nasıl oldu bunlar?”
Verdiğim yanıt hep aynıydı.
” Arkadaşlarımla kavga ettim.”
Bir dayak da annemden yerdim, sebepsizce…
Tabi bu hakaretler, bilinçaltımı ne şekilde etkilediyse en basit derslerimde dahi başarısız olurdum.
1. sınıfta müzikten kaldım.
4. sınıfta matematikten kaldım.
7. yılda 5 sınıfı tam geçememiştik.Sınav olduk da geçmiştim.